Hatayspor mağlubiyetinin akabinde flaş tez: “Mourinho ile devam edilirse…”

Fenerbahçe, Muhteşem Lig’in 37. haftasında deplasmanda Hatayspor ile karşılaştı. 38. dakikada Mert Müldür’ün kırmızı kartla oyun dışında kalmasıyla 10 kişi kaldığı maçta küme düşmesi katılaşan rakibine 4-2 mağlup oldu.

Spor müellifleri müsabakayı şöyle kıymetlendirdi:

Uğur Meleke: “Mourinho kalırsa Fenerbahçe geleceğini de kaybeder!”

Bu tip itibar maçları biraz karmaşıktır. Teknik adamlar birinci 11 seçiminde en kalitelileri, en güçlü CV’leri değil gözü parlayanları bulmak zorundadır. Tatil hesabı yapanları değil, o gün kendini gösterme muhtaçlığı olanları seçmelidir teknik adam. Dün Mourinho’nun seçimlerini bu gözle değerlendirdiğinizde büyük yanlışlar seziyorsunuz. Yusuf burada da değilse ne vakit oynayacak mesela? İsmail’in, İrfan’ın kendilerini göstermek için bu tip maçlara başlamaları yanlışsız olmaz mıydı? Dün Skriniar meskenlere şenlik. Mert’in, Amrabat’ın, Talisca’nın manzaraları berbat. Portekizli teknik adam dönem boyunca yaptığı onlarca yanlış seçime dün bir halka daha ekledi Mersin’de.

Daha evvel söz etmiştim, bugün bir sefer daha tekrarlayayım: Mourinho’nun son 2-3 aydaki seçimlerini uygun niyetli bulamıyorum. Mourinho’nun tercihlerini yalnızca sportif argümanlarla açıklayamıyorum. Üçlü-dörtlü savunma kakofonisiyle ekibinin stabil sürümünü yok etti. Fenerbahçe’de 25 oyuncunun 20’si geçen sezonki performansının gerisindeyse bu faturayı yalnızca futbolcuya değil, teknik adama kesmelisiniz. Hiçbir futbolcuya hürmet duymayan Mourinho ile devam edilirse, Fenerbahçe yalnızca bugününü değil yakın geleceğini de riske atar bence. (Hürriyet)

Faik Çetiner: “Mourinho galiba gitmiş!”

Rakip küme düşmüş, amaçsız bir kadro. İşte o grup Fenerbahçe’ye futbol dersi verdi. Maçtan evvel, ‘Fenerbahçe bu 90 dakikayı antrenman havasında oynar ve rahat kazanır’ diyorsun. Mourinho’nun 11’ni konuşmaya gerek yok. Seneye takımda olmayacaklar alanda, seneye takımda olacaklar kulübede. İrfan Can Kahveci, İsmail Yüksek, Yusuf Akçiçek niçin yoklar? Bu Mourinho ile yol almak çok güç. Maç mı? Düşünün birinci 15 dakikada Fenerbahçe ekibi 5 kere ofsayta düşüyor. Oyun aşikâr. Kostiç, Tadiç soldan, Oğuz sağdan ortalayacak, Dzeko ve En-Nesyri baş yahut şut ile gol atacak. Bu ortada Talisca da bu nizamda sıkıntı sahneye çıkar.

Rakibin kaptırdığı top olmasa Fenerbahçe golü de sıkıntı bulacaktı. Devre biterken Mert Müldür son adam diye kırmızı gördü, şaşırdık. Skriniar ceza alanında Burak Yılmaz’ı düşürdü, hakem penaltıyı es geçince tekrar şaşırdık. Devre 1-1 bitti. Ekip temposuz ve 10 kişi. Bir teknik adam grubuna el atmaz mı? Ne gezer. Sonra piyangodan (!) çıkan kaleci Ertuğrul’un büyük yanlışı ile mesken sahibi öne geçti. Akabinde kadronun en kötülerinden Skriniar (transferi düşünülmeli) bir penaltı yaptırdı, fark 2’ye çıktı. Sonra Mourinho uyandı sırayla Szymanski, İrfan Can, Osayi, İsmail Yüksek ve Cenk Tosun’u oyuna aldı.

Skriniar sahneye çıkıp bir gol daha yedirince Fenerbahçe küme düşen Hatayspor’dan fark yedi. Sonuç skandal. Bu sonuçtan Mourinho ve Sarı-Lacivertli futbolcuların utanmaları gerek. Utanırlar mı? Hiç sanmam. Bu maçta şunu gördüm. Beden lisanı, alana sürdüğü 11 ve oynattığı futbola bakınca Mourinho galiba gitmiş (!) diyorum. Yanılıyor muyum? (Fanatik)

Gürcan Bilgiç: “Sıfırın altı!”

Maç öncesinde kaleci Ertuğrul’u neden oynattığını açıkladı Mourinho; “Son üç maç, üç kalecinin. Ertuğrul’un da dönem içinde bir maç oynamasını istedim” dedi. Haklıdır… Pekala; Yusuf Akçiçek’in ya da Cenk Tosun’un ya da Levent’in bu türlü bir hakkı yok mu? Enteresan… Fred cezalı; tamam… Talisca, Dzeko, Tadic ve En-Nesyri birebir anda alanda, Amrabat tek başına merkezde. Yani rakibi önemsemek yok takım yapısında. Klasik “uzun oynarız, bir tanesi vurur” taktiği. Bu küçümseme oyuncuların da beden lisanında hissediliyor. Oğuz ve Kostic sürüklüyor atakları. Kalabalığa atıyorlar topu, İkili bir ver-kaç aramıyorlar, buna hazırlanan grup arkadaşı da görmüyorlar.

Mert Müldür’ün kırmızısı hakikat yorum değil. Kademesinde Djiku var. Lakin VAR ortada yok. Kırmızının iki durum öncesinde Skriniar, yarısına gelen Abdulkadir’den baş topunu alamıyor lakin. Tıpkı Skriniar 1-1 sonrasında duran topta net bir penaltı da yapıyor. Karar “devam”… Skriniar durmuyor, auta giden oyuncuya çelmeyi basıyor; penaltı… Defansın gerisine adamı kaçırıp, geç müdahale, çarpan top filelerde skor 4-1…

Bunları neden yazdım; ikinci gol öncesindeki genç Ertuğrul’un büyük yanılgısını konuşacaktır herkes… Toz kondurulamayan da yok ortada aslında. Mersin’de tribünlerde Fenerbahçeliler çoğunlukta. Bir gün evvel Avrupa şampiyonu olan basketbol ekibinin sevincini devam ettirmek için oradalar. Kendi grubundan haberi olmayan, ekibe inanmayan, oyuncu üstüne kısır planlar yapıp faturayı daima oyunculara çıkaran Mourinho’ya daha ne kadar güvenebileceğimizi test ettik aslında. (Sabah)

İlker Yağcıoğlu: “Sahada ruh yoktu!”

Önceki akşam Euroleague şampiyonluğuyla uzun vakit sonra birinci defa memnun olan Fenerbahçe taraftarları, futbol grubunun dün akşamki skandal skoruyla tekrar kedere boğuldu. Evet, Mert Müldür’ün kırmızı kartı hakikat değildi. O durumda VAR devreye girmeliydi. Bunu kabul ediyorum. Fakat 10 kişi de kalsa Fenerbahçe’nin haftalar evvel küme düşmüş Hatayspor’dan 4 gol yemesi bu karara bağlanamaz. O denli maçlar seyrettik ki 10 kişi kalmış kadrolar, bırakın önde oldukları maçı kaybetmeyi geriden gelip maçlar kazandılar. Lakin bunun için giydikleri formanın hakkını veren iş ahlakı yüksek ve inançlı oyuncu kümesine muhtaçlık vardır. Dün akşam Jose Mourinho dahil, alandaki hiçbir oyuncuda bu ruh yoktu.

Sıradan öylesine bir maç oynuyor üzereydiler.

Kaybetmek çok umurlarında değildi. Bu vurdum duymaz halleri da aslında olacakların habercisi üzere. Ali Koç’un öncelikle tazminatı neyse Mourinho’yu göndermesi lazım.

Ardından da Fenerbahçe formasını giydiklerinin farkında olmayan ekibin yarısını göndermesi kural üzere duruyor.

“Ali Koç’un öncelikle tazminatı neyse Mourinho’yu göndermesi lazım. Mourinho dahil, alandaki hiçbir oyuncuda bu ruh yoktu.” (Takvim)